An'da...

an olur,

bi yeniden başlama arzusu yoklar kalbimi, aklımı,

coşkuyla taşar bedenimden yaşamak meselesi...

yük olan ne varsa düşer omuzlarımdan...

hafiflerim, bir tüy misali...

en umutlu olanından bir şarkı açarım,

ezgiyle geçerim sıratı,

ezgiyle geçerim olmazları,

ezgiyle geçerim içerden parmak sallayan diğer ben'leri, ötekilerimi...

damlaya damlaya biriktirdiğim ne varsa göl olur içimde,

lokman olur, aziz eder beni...

arşa yükselir,

selam veririm insanlığa,

yaratırım yeniden dünyamı...

ben, bana dost; yaşamak, yaşama dost olur...

ben, bize dost; biz, birlik ile sarmaş dolaş olur...

düşünmem...

gövdeme, kalbime küçük gelen en'leri, büyükleri,

hatta itiveririm elimin tersiyle...

dağılır kararttığım bütün bulutlar içimde,

mavi olur soluk borum, mavi olur nefesim…

çatlar beton, çatlar asfalt,

çatlar sentetik,

çatlar taş yürekli kalpler...

yıkanıp paklanır atmosfer,

beyaz adam kaybeder…

irin diller lal olur...

kem gözler âmâ...

sükût eder öfkeli kalabalık...
sükût eder yorgun coğrafya...

kurur bataklık, kurur çamur,
iner kaf dağındakiler sessizce...
yazgıyı yener hayat,
bir zeytin dalının şevkiyle...

senfoni başlar...

dört mevsimi çalar...

çınlar sokaklar, meydanlar...
barış şarkısı söyler çocuklar...
gerçek olur inşallahlar...

sonra, bir yusufcuk gelip, konar gerdanıma,

endamlı, vicdanlı bir ay parçası...

bir buse kondurur iman tahtama,

alı düşer yanaklarıma...

yeşerir toprağım,
yeşerir beşer, 
pası akar cesaretin,
yollarımda gül biter...

kurtarırım dünyayı...

kurtarırım insanlığı...

kurtarırım kötülüğün elinde tutsak olan iyiliği,

kurtarırım çocukları yüreksizlerden,

kurtarırım kafesteki adaleti...

kaldırırım üstündeki ölü toprağını,

şefkat, merhamet tohumunun üstünden...

filiz verir, dal verir,

vatanı olur gönüllerin...

çimler üzerinde tepinen fillere karşı,

veririm çocukların eline şu yönetme işini...

gülümser eşitlik,

gülümser erdem,

gülümser hayvan, nebat,

gülümser canlılar âlemi,

gülümser o eşsiz ruh…

bir kuantum bilinci sarar evreni,

gebe olur güzelliklere,

dokuz ay, on gün değil,

doğuverir zamansız,

hoş gelir, sefa getirir gezegene…

an olur,

yine bi an…

bir düş kurarım oturduğum yerden…

ankara’da gök durulur, şimşek durulur, fırtına durulur…

dün de kalır ne varsa, bugün, şimdi'dir yaşanacak,

bir kırkikindi yağar,

bir güneş açar,
kızılay’da…

ankara kravatından kurtulur...

ankara dinler,

ankara anlar çocuklarını,

bir neşe açar ankara çocuklarının yüzünde,

müreffeh,  özgüvenli…

geleceğe bakar sevinçle...

sonra,

bir lodos gelir güneyden...

vurur yüzüme,

dokunsalar uçarım adeta kuşlar gibi...

aşk olurum, aşkla hiç olurum...

karışır ruhum semaya...

alırım kâinatı içime,

değişir rengi ay'ın, güneş'in...

mor olur ay, yeşil olur güneş...

Işık yağmurları yağar,

göğün gözyaşlarına,

gökkuşağının dansı başlar.

şifa saçar toprak ananın göğsüne...

ve salası okunur hasedin, fesadın, hıyanetin...
biter kaos,
çıkagelir eros...

ne ayrılık kalır, ne yoksulluk, ne de ölüm...

sınırları kalkar dünyanın,

mülksüz, yersiz yurtsuz...

hürriyet bayrağı dalgalanır yeryüzünde...

uzanırım bahçedeki sedire,
bakarım göğe,
samanyolu ülkesinden bir işaret gelir,
bir dilek tutarım, 
bir yıldız kayar,
gözlerime tozu düşer,
ve oksitosinindir zafer...

havva özgürleşir, 
adem özgürleşir,

iblis savaşını kaybeder...

ten ile tin buluşur…

yine, yeniden doğar aşk...

tam bu sırada bulurum o çetrefilli sorunun cevabını...

yaşamaktır nedeni, niyesi hayatın,

hem de iliklerine kadar yaşamak!

deli divane yaşamak!

sanki değil, farzedelim ki hiç değil,

yaratıldığım gibi,

insan gibi yaşamak!