7 Eylül 2017 Perşembe

Aşk... Üç noktası çok...

Bilgi: Görsel internetten alınmıştır.

Her(Aşk) filmi, digital çağın  kadın-erkek ilişkilerine etkisini yalnızlık teması üzerinden anlatan, insanı düşünmeye, kendini ve ilişkilerini sorgulamaya iten etkileyici bir film. Film, Eternal Sunshine of the Spotless Mind(Sil Baştan) ile aynı kategoride değerlendirebilir ki sevdiğim bir film değildir. Bana göre Eternal Sunshine of the Spotless Mind'ın hikayesi iyi, hikayesinin işlenişi kötüdür... Bu bağlamda Her, science fiction/romance olarak kategorize edilen alanda çekilmiş, ruha dokunan, alışkanlıklarımızı, beklentilerimizi yıkan, yeni bir şey söyleyen bir filmdir.

Theodore(Joaquin Phoenix), 40'lı yaşlarında eşinden boşanmış, bir şirkette başkaları için el yazısıyla mektup yazarak hayatını kazanan yalnız bir adamdır. Ev-iş ekseninde bir yaşam sürer. Boşandığı eşinden duygusal olarak da kopamamıştır henüz... Bir yandan boşanmanın sancısı, bir yandan yalnızlığın dayanılmaz acısıyla cebelleşirken, metroda sonradan hayatını değiştirecek bir reklam filmi dikkatini çeker ve durur izler...

"Size  basit bir sorumuz var...
Kimsiniz?
Ne olabilirsiniz?
Nereye gidiyorsunuz?
Orada ne var?
İhtimaller neler?
Element yazlım dünyanın ilk yapay zekalı işletim sistemini gururla sunar.
Sezgileri olan, sizi dinleyen ve tanıyan bir varlık.
Sıradan bir işletim sistemi değil bu.
Tam bir beyin.
Karşınızda OS1."

İşletim sistemini alır, evine gelip kurulumunu yapar ve Samantha(Scarlett Johansson) adındaki işletim sistemiyle olan ilişkisi başlar... 


"Benim kişiliğim beni yazan programcının etkisini taşıyor. Fakat beni ben yapan şey, tecrübelerimden bir şeyler öğrenebilme yeteneğimdir. Her saniye gelişmeye devam ediyorum, tıpkı senin gibi..." İnsana dair en önemli yetenekle, insan zekasıyla üretilen işletim sistemi daha ilk sohbette Theodore'un kalbini fetheder. Theodore, Samantha ile bir aşk yaşar ve  Samantha, Theodore'un hayatını kaplar...

Gelişen teknolojiyle birlikte, bir tuşla kalabalıklaşan hayat, beraberinde bir tuşla, tuşun yol açtığı bağımlılıkla, yalnızlığı da getiriyor. 90'lı yılların sonunda  yaygınlaşan, meşhurlaşan sohbet programı ICQ'dan bugüne sohbet programlarının, mobil uygulamaların hem yelpazesi hem de fonksiyonları değişti, gelişti. Sistem, ihtiyaç yaratıp, yarattığı ihtiyaçlara göre talep oluşturup, arzları karşıladı. Sohbet, arkadaşlık, evlilik siteleri gibi kategorilerle çeşitlenen ağ,  beklentilere, yaşam tarzlarına göre çeşitlendi. "Helalim ol"lardan, "gönülden sevenler"e, "Müslüman kalpler"e kadar dini hassasiyetler de gözetildi. Bir tuşla gelen dostluğun, aşkın bir tuşla gitme kolaylığını da sundu. Bu tarz sitelerdeki gerçek, canlı kişilerle kurulan ilişkilerde üyeye daha çok hedefe ulaşma odaklı bir hizmet sunulmasına rağmen gerçek dışı, cansız bir işletim sistemiyle kurulan ilişki, kişiyi ayrılığın kederinden koruma amacına da hizmet ediyor.

Filmdeki Samantha, insan organizmasını diğer organizmalardan ayıran duygu durumlarını ilişkiye yansıtması, ilişki içinde "müşteri"sine hissettirmesi bakımından ve bütün "suni"liğiyle birlikte başarılı oluyor. Özlem, kıskançlık, aidiyet kurma, aldatılma gibi duyguları yaşatıyor... İnsan zekasıyla üretilen, "insan gibi bir varlık" olan makine, bir Cemal Süreyya şiirindeki gibi aşk vaat etmiyor ama duyguları kaşıyarak  günyüzüne çıkarıyor.

"Samantha: Ama kalp içini doldurabileceğin bir kutu değildir. Sevdikçe büyümeye devam eder. Ben senin gibi değilim. Ama bu seni daha az seveceğim anlamında değil. Aksine daha çok sevdiğim anlamına geliyor. 

Theodore: Bu çok saçma. Ya benimsindir ya da değilsindir.

Samantha: Hayır Theodore... Hem seninim hem de değilim...

Film, insanın duygularıyla, tecrübi bilgiden öğrenme yeteneğiyle, kendisine benzeyen, cebine sığacak kadar küçük bir makine yaratarak, yarattığına kendini aşık etmesini sorguluyor.  Film, replikleriyle de düşünceye, duyguya, kalbe çentik atıyor...  "Bence aşık olan herkes biraz kaçıktır. Yapılacak en çılgınca şeylerden biri bu... Deliliğin toplumca kabul gören şekli gibi.


Filmin saountrackleri de güzel...

                                         
Özetle
Yapım Yılı: 2013
Yönetmen: Spike Jonze
Süresi: 2 saat 6 dakika
Ödülleri: En iyi senaryo dalında Oscar ve Altın Küre dahil 6 ödül.
Senaryo: Spike Jonze
İMDB: 8,0
Benim Puanım: 8,6

Filmden Bir Replik: "Nasıl yani bilgisayarınla mı çıkıyorsun?
Theodore: O sadece bir bilgisayar değil. Bir kişiliği var. Sadece istediğim şeyleri yapmaktan ibaret değil...

Türümüzün ömrü boyunca deneyimlediği en karmaşık şeyidir aşk... Varlığımızın çelişkisidir... Pürüzüdür... Yer yarılsa, gök çatlasa bile, her durumda her koşulda tartışmaya bayıldığımız en güzide konumuzdur... Kölelikle efendilik arasında gidip gelen sonsuz bir duygu, düşünce ve deneyimleme deryasıdır adeta... Vesilesidir hayatın tadının... Kalbimizi, etimizi bir damar ve kan yığını olmaktan çıkarır... Fikriyle bile... Deneyin hemen... Fikir istila edecek ve yüzünüzdeki kaslar harekete geçip sizi gülümsetecek... :)



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder