Yukarıdaki tıklayarak dinleyebileceğiniz müzik şaheseri, ne vakit içim dara düşse, dinleyip beni gönül ve zihin ferahlığına ulaştıran bir bestedir...
Bestenin yaratıcısı Oscar ödüllü Anthony Hopkins... Hopkins, gençken hep bir müzisyen olmak ister... Uzun yıllar besteler yapar... 27 yaşındayken(1964'de) "And The Waltz Goes On"unu besteler... Yıllar sonra Hollandalı kemancı, besteci, orkestra şefi Andre Rieu'nun konserlerinden birini TV'de izlerken, karısına; "valslerimin Viyana'da çalınmasını çok isterim" der. Anthony Hopkins, Andre Rieu hayranıdır... Hatta bir gün Andre Rieu ile buluştuğu bir rüya görür... Aynı rüyayı, aynı gece karısı da görür... Rüyalarını birbirleriyle paylaşırlar. Karısı sonra Andre Rieu'ye Anthony Hopkins'in "And The Waltz Goes On" valsini gönderir... Bir süre sonra Andre'den bir telefon gelir ve "valsinizi aldım, orkestramla çalacağım" der.. Anthony Hopkins hem şaşırır hem de çok mutlu olur...
Andre Rieu, BBC'ye verdiği röportajda; "Birçok insan bana her hafta kendi valslerini gönderir... Sir Anthony Hopkins'in bir vals gönderdiğini duyduğumda şaşkına döndüm. Çünkü müzikal yönünü bilmiyordum. Ayrıca onun gibi birinin bana kötü bir vals gönderebileceğini hiç düşünmedim. Eve gittiğimde ipad'ime bütün filmlerini indirdim, Kuzuların Sessizliği filmi hariç... Çünkü ben o filmi izlemem. Ertesi günü valsini hemen çaldık. Bana göre harikaydı... Hemen performansı ona gönderdim. Dinledikten sonra beni aradı... Sonra Maastricht'teki stüdyoma beni ziyarete geldi ve yüz yüze tanıştık. Herkes çok heyecanlıydı, o ise çok nazikti... Herkesi kucakladı, imza verdi... Ona orada canlı olarak valsini çaldık... Müthiş bir andı... Valsini, Viyana'nın en güzel salonlarından birinde icra ettik, o da eşiyle birlikte dinledi... O an ikimiz için de bir rüyaydı. " Diyor...
Bilgi: Görsel internetten alınmıştır.
O, yazar Thomas Harris'in, The Silence of the Lamb(Kuzuların Sessizliği) adlı romanından aynı isimle sinemaya uyarlanan, 1991 yapımı filmdeki Hannibal Lecter karakteriyle hafızalarımıza kazınsa da beni, Gwyneth Paltrow(Catherine) ile başrol paylaştığı 2005 yapımı Proof(Kanıt) filmindeki matematik dehası Robert karakteri ile de büyülemiştir... Film, dahi bir babanın, zekâsının ve şöhretinin gölgesinde kalmış, dahi kızı Catherine (Gwyneth Paltrow)ile ilişkisini ve dahi kızın babasının gölgesinden kurtuluşunu, kendi potansiyelini "kanıt"laması üzerine kurulu hikâyesiyle etkileyici bir filmdir. Film, Anthony Hopkins filmografisinde çok üst sıralarda olmasa da izlenmesi gereken filmlerdendir. Filmi izlememin üzerinden yıllar geçmesine rağmen, seyrederken gözlerimi nemlendiren alttaki repliğini hala hatırlarım... Hem meraklı detaycılar için hem de şurada arşiv olsun gayesiyle paylaşayım...
O, yazar Thomas Harris'in, The Silence of the Lamb(Kuzuların Sessizliği) adlı romanından aynı isimle sinemaya uyarlanan, 1991 yapımı filmdeki Hannibal Lecter karakteriyle hafızalarımıza kazınsa da beni, Gwyneth Paltrow(Catherine) ile başrol paylaştığı 2005 yapımı Proof(Kanıt) filmindeki matematik dehası Robert karakteri ile de büyülemiştir... Film, dahi bir babanın, zekâsının ve şöhretinin gölgesinde kalmış, dahi kızı Catherine (Gwyneth Paltrow)ile ilişkisini ve dahi kızın babasının gölgesinden kurtuluşunu, kendi potansiyelini "kanıt"laması üzerine kurulu hikâyesiyle etkileyici bir filmdir. Film, Anthony Hopkins filmografisinde çok üst sıralarda olmasa da izlenmesi gereken filmlerdendir. Filmi izlememin üzerinden yıllar geçmesine rağmen, seyrederken gözlerimi nemlendiren alttaki repliğini hala hatırlarım... Hem meraklı detaycılar için hem de şurada arşiv olsun gayesiyle paylaşayım...
"X'in niceliği bütün X niceliklerine eşit olsun. X, soğuğa eşit olsun. Aralık soğuktur... Soğuk aylar Kasımdan Şubata kadar olan aylara eşittir. Dört soğuk ay ve dört sıcak ay vardır. Geriye dört belirli olmayan sıcaklıkta ay kalır. Şubatta kar yağar... Martta göl, buzdan bir göldür. Eylülde öğrenciler geri döner ve kitapçılar dolar. X, dolu kitapçıların ayına eşit olsun... Soğuk ayların sayısı dörde yaklaşırken, kitapların sayısı sonsuza yaklaşır. Şu anda asla gelecekteki kadar üşümeyeceğim... Soğuğun geleceği sonsuzdur. Sıcağın geleceği soğuğun geleceğidir. Kitapçılar sonsuzdur, bu yüzden asla Eylül dışında dolu değildir."
Anthony Hopkins bugün 79 yaşında, oynadığı her bir role ruh, hayat katan, çok yönlü, dev bir sanatçı... Tiyatrocu, sinemacı, ressam, bestekar, Sir... Hollwood'un yaşayan tarihi, bilgesi... 4 Ağustosta Hürriyet gazetesinden Barboras Tapan'a verdiği röportajda; "büyük oyuncuların büyük egoları vardır derler, doğrumu" sorusuna verdiği yanıtla, bize başarı ile ego dengesini kendi hayatından çarpıcı örneklerle anlatan, hayatı sindirmiş, sindirirken de demlenmiş biri...
"Egolu olmalı, özellikle oyuncular... Ama çok iyi kontrol edilmeli. Eğer kontrol altında güçlü bir egonuz varsa, başarılı olursunuz. İnsanlarla ilişkilerinizde iyi olur, karşınızdakileri etkilersiniz.yıllarsa öncesi bir anımı anlatayım... Ünlü Gallerli aktör Richard Burton'dan imza almak için evine gitmiştim. annemin pastahanesi vardı, kız kardeşi bizim postaneden alış veriş yapardı. Evine gittiğimde, aklımın ucundan bile geçmiyordu aktör olacağım. Kapıyı çaldım, bir kadın kapıyı açtı. Richard Burton'dan imza almaya geldiğimi söyledim, beni Dick Hopkins'in oğlu geldi diyerek içeri aldı. Kız kardeşi içerideydi, beni tanıyordu pastaneden, abisine takdim etti. 'Senden imza almış' dedi. Burton, 'Gallerce konuşabiliyor musun' diye sordu. 'Hayır' dedim. 'O zaman sen Gallerli sayılmazsın' dedi. Egosu o kadar büyüktü ki imza almaya gelen küçük çocuğa bu şekilde yaklaşıyordu. Hayal kırıklığı yaşamıştım. evden çıktığımda nutkum tutulmuştu, kendi kendime 'ne kadar yetersiz bir insanım, doğru düzgün cevap bile veremedim' diye söylendim. Sonra babamın benim hakkımdaki olumsuz düşünceleri aklıma geldi; geleceğim hakkındaki olumsuz yorumları, okulda benimle alay eden çocuklar, büyükbabamın beni hep kuzenlerimle karşılaştırması, onların okuldaki başarılarını anlatması, benim başarısızlıklarımın hep yüzüme vurulması... 'Anthony'nin koca kafası var ama içinde bir şey olduğunu söyleyemem!' demesi... O an bu küçük dünyadan kurtulmaya karar verdim. Bir şeye gerçekten inanırsan başarırsın. Ben oyuncu oldum, kuzenlerimin hala Gallerde sıradan hayatları var. Bugünlere geldim, geçmişimden intikam aldım ama egomu hep kontrol altında tuttum." (http://www.hurriyet.com.tr/gecmisimden-intikam-aldim-40109868)
Şimdi başa dönelim ve Anthony Hopkins'in 27'sinde bestelediği, o müthiş eseri bir kez daha dinleyelim... Dinledikçe arınalım, arındıkça tazelenelim... Videodaki, şöhrete doymuş, mülke, kudrete doymuş, milyonlarca insan tarafından hürmet görmüş Anthony Hopkins'in çocuklara özgü içten heyecanına, sempatikliğine, yaşam sevincine odaklanalım...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder