alacakaranlık...
siyahla beyaz dansta...
arafta bir yerde,
yüzünü görüyorum nehre düşen yakamozdan,
filinta,
yüksüz,
filinta,
yüksüz,
fidan gibi incecik,
alnındaki zülfü
kaşı altındaki yosun yeşili gözleri çarpıyor gözüme,
ve o an dünyanın ekseni kayıyor,
zaman uzuyor,
zaman kısalıyor,
alnındaki zülfü
kaşı altındaki yosun yeşili gözleri çarpıyor gözüme,
ve o an dünyanın ekseni kayıyor,
zaman uzuyor,
zaman kısalıyor,
nuru vuruyor üzerime...
gözlerimi kısıyorum,
gözlerimi kısıyorum,
halesi sarıyor çevremi,
buralardan değil eminim,
öteki dünyalardan...
öteki dünyalardan...
yıldızların çocuğu olsa gerek.
... ... ...
bir titreme vuruyor gövdeme,
bir çöl sıcağı yakıyor içimi,
şakaklarımda hissediyorum kalbimi,
kalbimde hissediyorum midemi,
yıkılıyor sırtımda taşıdığım dağlar bir bir,
eriyor buzullar kuzeyde,
arka bahçemde harap çiçekler açıyor,
avludaki taş parçalanıyor,
çatlıyor nar,
yıkılıyor neon tanrıların tahtı
yıkılıyor neon tanrıların tahtı
ağzımda bir haziran kirazı tadı,
alzaymır vuruyor beynimdeki bit yeniklerine,
rutubeti dağılıyor kuytu kuyularımın,
rutubeti dağılıyor kuytu kuyularımın,
alıp götürüyor küf tutmuş acılarımı,
zemheride rehin kalmış yüreğim ısınıyor,
ne elinde hançerini sallayan bir geçmiş,
ne de kaygı yüklü bir gelecek var önümde,
zemheride rehin kalmış yüreğim ısınıyor,
ne elinde hançerini sallayan bir geçmiş,
ne de kaygı yüklü bir gelecek var önümde,
günaydınlı sabahlara aralanıyor artık kapılarım...
... ... ...
açılıyor kutsal kitabın ilk sayfası,
yeniden yazılıyor tarih...
anti resmi,
anti bürokratik,
tabiatın dilinden, tabiatın kalemiyle.
gök kubbe şahit...
... ... ...
... ... ...
açılıyor kutsal kitabın ilk sayfası,
yeniden yazılıyor tarih...
anti resmi,
anti bürokratik,
tabiatın dilinden, tabiatın kalemiyle.
gök kubbe şahit...
... ... ...
içimde bir yolculuk başlıyor,
yürekli ve cengaver,
erdemli ve soylu,
hür,
hür,
çırılçıplak,
saydam...
el sallıyorum karabasanlarıma
el sallıyorum taahhütsüz dileklerime
kucaklıyorum yitik çucukluğumu
bağışlıyor beni umut...
... ... ...
ellerin ellerimde,
gözlerin göğüs kafesimde,
bir ses fısıldıyor sessizliğin sesinde...
"yüreğimden gir içeri! "
giriyorum,
yanaşıp dokunuyorum,
dünyalar arasındaki bütün yarıklar kapanıyor,
gözlerimden billur şelaleler akıyor,
yanaklarımda kanatlar beliriyor,
yanaklarım yedi rengin kardeşliğine ev sahipliği yapıyor...
turna oluyorum,
havalanıp uçuyorum,
açıyorum kanatlarımı sonsuzluğa...
mavideyim,
yaradan'a çok yakın,
biçilen ömre çok uzak...
uzatsam elimi değeceğim, biliyorum,
ervah-ı ezeldeyim,
ikrara hacet yok.
ervah-ı ezeldeyim,
ikrara hacet yok.
tam oluyorum...